Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

‘Yazdığım kadınlar benden daha cesur'

Kudret Ayşe Yılmaz'ın ilk romanı Orobanhiyye'nin devamı niteliğindeki Gülhatmi yakın zamanda okurla buluştu. Ötüken Neşriyat etiketiyle yayımlanan romanda yazarın önceki iki romanındaki lirik dilinin ve insan ruhuna dair arayışlarının izini sürmek mümkün. Yılmaz ile çiçeklerden ödünç alınan roman adlarını, kahramanlarını, efsanelere düşkünlüğünü ve Gülhatmi'yi konuştuk.

İlk romanınız Orobanhiyye'nin devamı niteliğinde Gülhatmi. Bu durum, bir handikap oluşturur mu?

Gülhatmi için tam anlamıyla bir devam diyemeyiz aslında. İki farklı okumaya da müsait bir roman. Tahkiye unsurlarının ismi dahi yok. İki romandaki ortaklık duygularda, unutulması imkânsız o dramda, içte kalmış ukdelerde, özleyişlerde, yalnızlıklarda… Orobanhiyye ve Gülhatmi aynı ömürdeki iki farklı yolculuk…

Orobanhiyye'den sonra Gülhatmi'de de karakterler isimsiz, yer isimlerine de rastlamıyoruz. Nedir yapmaya çalıştığınız şey?

Yeni bir tür yahut yeni bir algı; ne dersiniz bilemem; ama yeni olduğu muhakkak. Her sınırdan azade; isimleri, ırkları, şanı, şöhreti aşmış bir devir, bir vakit, birkaç insan… Sınırsızlığın sınır kabul edilebileceği romanlar Orobanhiyye ve Gülhatmi. Her insanın kendi mahallesinde, her insanın romanı eline aldığı vakitlerde geçiyor olay. O halde fani olandan sıyrılış, duyguya -öze- bağlanış… Sadece duygular önemli benim için, insanı insan yapan duygular; nefret de dahil.

Kitabın başında bir efsane anlatıyorsunuz. Bir gün tamamı efsane olan bir kitap yazmayı düşünür müsünüz?

Bunu çok istiyorum. Gülhatmi, bir denemeydi belki de. Ne harika olur gönlü uluları anlatacağım bir efsane yazmayı Hak nasip etse.

Romanın kahramanı Gülhatmi, çevresi tarafından hor görülen bir kız, fakat buna rağmen çok inançlı ve dik duruyor. Nereden alıyor bu gücü?

Umudundan. Zafersizleri, umutları yaşatır. Zirveye ulaşmış insan kaybetmeye başlayacaktır, zirvede kalınmaz zira. O halde zirvede olan değil zirveye doğru tırmanmaya devam eden daha avantajlıdır. Kayıplar büyüdükçe -ölüm dışında- güçlenir insan. Yitirilen ne varsa, ne kadarsa; bir zaman sonra bir belaya deva oluverir. Tecrübe deyin buna ya da dayanıklılık… İşte Gülhatmi böyle bir tezgâhta dokundu.

ERKEK KARAKTER YAZMAK DAHA KOLAY

Kadın karakter yazmanın zorlukları neler?

Kadınları kendimden koparmak zor oluyor bazen. Benim gibi düşünmüyorlar nedense yazdığım kadınlar; daha iyi kalpli, daha dayanaklı, daha cesur ve daha inançlı. Mesela Gülhatmi son bölümde o elîm dönüşe karar verdiğinde, ben çok düşündüm. Karakterle kavga ettim. Olmadı. Yine de dönmek istedi. Dinlemiyor beni kadınlar, iyi de olsalar kötü de… Erkek karakter yazmak bana daha iyi geliyor kesinlikle… Erkeklerin dünyası -Erkut gibi çırpınan bir yüreği olmadıkça- daha keyifli, sakin, sabit, basit. Kadınların iç sesleri uykularımı kaçırıyor.

Dil işçiliğiniz bu romanda da dikkat çekiyor. Fakat Orobanhiyye ve Ruh'a nazaran bu romanda diliniz biraz sadeleşmiş gibi. Ne dersiniz?

Sadeleşmek değil aslında. Okurlarımla daha rahat anlaştık üçüncü romanda, iyiden tanış olduk. Türkçe muhteşem bir dil. Hakk'ın bir yazara armağanı olsa gerek, iyi işlenmiş bir dille yazma fırsatı.

Kitaptaki bölüm adlarının her biri ayrı bir metaforik anlam taşıyor. Boz, Kula, Kara, Kızıl, Ak, Camit... Neyi temsil ediyorlar?

Efsaneyi çözmek bu adımda en önemli. Mesela Kula sarı demek, dengi Asya kıtası… Kara, Afrika… Kızıl, Amerika… Romanda aynı evi paylaşmak zorunda kalan her bir kadın da birine tekabül ediyor. Camit ise renksizlik, donukluk… Camit her şeyin uzağında kaldığımız, kaybettiğimize inandığımız, dibe vurup da sesimize ses bulamadığımız anların yansıması… Camit henüz doğmamış bebek… Bu kadar ipucu yeter herhalde.

Son olarak, Gülhatmi'nin  devamı gelecek mi?

Allah kısmet ederse gelecek. Okurlarımız da, ben de, Gülhatmi de biraz daha olgunlaşsın hele…

http://www.zaman.com.tr/kultur_yazdigim-kadinlar-benden-daha-cesur_2305938.html



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat