Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

“Suriye ve Filistin Mektupları” bugüne ışık tutuyor

Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Türkoğlu, Türk fikir hayatının önde gelen şahsiyetlerinden Yusuf Akçura’nın 1913 yılında yaptığı Suriye, Filistin seyahatindeki izlenimlerini ele aldığı gazete yazılarına ulaştı. Bunları bir kitap halinde derleyen Doç. Dr. Türkoğlu’nun bu çalışması “Yusuf Akçura Suriye ve Filistin Mektupları” adıyla Ötüken Neşriyat tarafından yayınlandı. Rusya Federasyonu içerisinde yer alan Orenburg şehrinde yayınlanan Vakit gazetesinde 1913 yılının Nisan-Ekim ayları arasında yayımlanan Yusuf Akçura’ya ait 30 yazının yer aldığı kitap, bölgenin ekonomik, siyasi, sosyal ve dini durumuna ait önemli bilgiler veriyor. Akçura’nın Suriye izlenimlerinin yer aldığı mektupları içerisinde en çok Beyrut üzerine yazılar yer alıyor. Beyrut hakkında bilgi veren Türkçe kitap sayısının birkaç adetle sınırlı olduğu düşünüldüğünde, bu kitap Beyrut hakkında da önemli bir kaynak özelliği taşıyor.

SURİYE’NİN YANINDA RUSYA ÜÇ AYLIK BEBEK KALIR

Yusuf Akçura,  20 Nisan 1913 tarihli köşe yazısında Suriye ve Filistin ile Rusya’yı şu şekilde kıyaslıyor: Suriye ve Filistin dünyanın en yaşlı ve en ilginç yerlerinden birisi. Bizim Rusya, Kazan falan bu yerlerle mukayese edildiğinde üç aylık bebek kadar...” Yine aynı yazının devamında Fransızların Suriye üzerindeki emellerine dikkat şu sözlerle dikkat çekiyor: “Fransızlar, Suriye’de Türkiye’nin varisi olmaya yüz yıldan beri hazırlanıyorlar. Fransız gemileri her on beş günde bir defa, İstanbul’dan Beyrut’a geliyor. Buradan da Suriye sahilindeki diğer şehirlere uğruyor…”

“BATILI DEVLETLERİN SURİYE POLİTİKALARINDA YÜZ YILDIR DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK”

Yusuf Akçura’nın 100 yıl önce yazdığı mektuplar hakkındaki görüşünü kitabın önsöz kısmında ifade eden Doç Dr. Türkoğlu, “Akçura’nın mektuplarında görüleceği üzere 1913’te Suriye, Lübnan ve Filistin, bölgeye oldukça uzak Rusya, Fransa, Almanya, İngiltere, Amerika gibi ülkelerin yoğun siyasî ve kültürel faaliyet alanı içindeymiş. Aradan yüz yıl geçmesine rağmen günümüzde değişen tek şey, kültürün bir kenara bırakılarak yine aynı devletlerin siyasî faaliyetlerinin yoğun olarak yaşanmasıdır. İşin garip tarafı o dönemde Osmanlı Devleti’ni bölgede ıslahat yapmamakla suçlayan bu devletler, günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti’ne başka ithamlar yöneltmektedirler. Demek ki batılı ya da kuzeyli devletlerin Suriye politikalarında yüz yıldır değişen fazla bir şey yok. Yüz yıl önce mektep, üniversite, tekke, kilise, koloni gibi ayrıcalıklarla bölgeye yerleşenler günümüzde de askerî üs, imtiyazlı bölgeler peşindeler” diyor.



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat