Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

ŞEHİR, SOKAKLAR VE ZAMAN

"Şehirler gürbüz çocuklar gibidir

gelişir, serpilir, büyürler.

Eski elbiseleri hep dar gelir onlara"

 

Şehir hikayelerini anlatan kitaplar her zaman ilgi odağı olmuştur benim için. Çoğu insan için de aynı şeyin geçerli olduğunu düşünüyorum. Fakat bazı hikayeler var ki; çok renkliliğiyle sizi adeta çarpar. Neye uğradığınızı şaşırırsınız. İşte Yurttaş Sokak'ta öyle bir kitap.

Emir Kalkan'ın akıcı ve evrensel üslubu, yalın anlatımının yanında sinematografik öğelerle bezeli bu eser ilgi çekici hikayelerle dolu. Hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği Kayseri'nin 50'li, 60'lı yıllarını anlatıyor bize yazar.

"Akşamların şehrin üzerine erken indiği, geceleri masalların anlatıldığı, İzm'lerin hortlamamış, insanların şeytanlaşmamış, sokakların erkenden çeşit çeşit seyyar satıcıların sesleriyle şenlendiği, esnafın veresiye defterine yazdığı, dar ekonomik koşullar içerisinde kıt kanaat geçinilen kolalı yakalar ve kömürlü ütüler devri."

En önemlisi de burada yaşayanlar arasında ekonomik farklılığın bir ayrıcalık doğurmadığı, zengin mahallesi, yoksul mahallesi gibi bir ayrımın olmadığı, yapılaşma ve yaşam tarzında pek farklılık görülmediğiydi. Bir ucunda münzevi Ermeni mahallesi diğer ucunda Çingenelerin birbirine yakın samimi komşuluk ilişkileri içerisinde yaşadığı, din ve milliyet ayrımının kimsenin aklına gelmediği sokaklar buralar.

Kitabın sayfaları arasında gezinirken, karşılaştığınız bir olayla attığınız ani bir kahkaha, az sonra yerini hazin bir burukluğa bırakabilir. Gürültü, şamata, kavga ve müzik seslerinin hiç eksik olmadığı bu sokaklarda hep birlikte ağlanır hep birlikte gülünür; "Durmuş Ali'nin davulu susunca klarnet başlar, o da susunca taş plaklardan Abdullah Yüce'nin sesi yükselir. 'Bu ne sevgi ahh, bu ne ızdırap..."

Herkesin hayran olduğu mahallenin esmer güzeli, cıvıl cıvıl sesi olan Semiha Abla'nın anlaşılamadan unutulup giden hazin öyküsü, Yurttaş Sokağın yıl boyu yatıp, ramazan aylarında birdenbire ortadan kaybolan, büyük şehirlere giderek hocalık yapıp muska yazan Çingen Murat'ı, 'Abdaloğlu Hüseyin' namıyla tanınan Aşık Hüseyin'in saf ve erdemli aşk mısraları sizi farklı diyarlara sürükleyebilir. Bu ibret alınası hikayeleri okudukça, özellikle Çingeneler hakkında geçmişten beri bilinen o kerih anlayış da değişebilir belki...

Sentetik yaşamlarımıza baktıkça, kimbilir belki de imreniriz onların yaşadığı dolu dolu hayatlara...



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat