Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor
9786254088544
706425
Sait Faik Abasıyanık Kitaplığı
Sait Faik Abasıyanık Kitaplığı 14 Kitap Set
600.00

Alemdağ’da Var Bir Yılan

İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini.
Dinler de. Tatlı tatlı dinler.
Sevgiden söz aç.
Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.


Havada Bulut

“Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz?”
“Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı... Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya...”


Havuz Başı

Kimseler âşık değil mi bu şehirde? Kimseler, bir meydanın kanepesinde kimseyi beklemeyecek mi, yüzünü bir dakika görmek için kimsenin?

 

Kayıp Aranıyor

Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. İnsanoğlu her şeyden evvel içindeki bu kıskançlıklardan, bu kinlerden, bu ahlaksızlıklardan daha pis şeyi -kendinde, doğuşta varsa bile- söküp atmalıdır.

 

Kumpanya

Acaba realite dedikleri şey bu muydu? Bu his, reelle temasın verdiği heyecandır, muhakkak odur, dedi. İçinde her şey var yahut hiçbir şey yok. Fakat bu hiçbir şeyde bile her şeyin...

Hiçbir şey düşünmedi artık.

 

Lüzumsuz Adam

Şehri bırakıp gitmeliydi. Nereye olursa olsun… Bu şehri bırakmalıydı. Dağlarda yatmalı, su başlarında garipler gibi su içmeli, köylerden ekmek dilenmeli, şehirli görünce yol değiştirip koşa koşa kaçmalı, samanlıklarda yatmalı, dağlardan üzüm çalmalıydı…

 

Mahalle Kahvesi

Çekilecek bir köşemiz olacak. Yatağımız olacak. Yorganı gözlerimize çekeceğiz. Belki bir deniz kenarı, bir ağaç altı, bir rüzgâr, bir sessiz kahve, bir bardak çay, bir simit, bir dilim kaşarpeyniri, bir yarım kilo şarap bulursak dost olarak bu en iyisi. Ama insan? Yok kardeşim, yok, insan bulamayacağız.

 

Mahkeme Kapısı

“Benim başım yerinde değil ki...”
“Başın nerede?”
“Üstümde.”
“Aklın?”
“Aklım içinde değil. Onu kaybettim...”

 

Medarı Maişet Motoru

... yüzle ahlak arasında herhalde müthiş bir münasebet vardır. Güzel olan muhakkak güzel ahlaklıdır demeyeceğim. Sonra fena ruhlu güzel yüzün de, insanı perişan eden, mahveden sihrini de inkâr etmeyeceğim. Yalnız şunu demek istiyorum ki, ahlakın yüze eklediği mimikler, hatta renkler, yüz, ahlak her ikisi güzelken de vardır. Fakat bunlar bu an, bu mekân içinde sevimlidirler. Ahlak bozulmazsa ter temiz, sevimli, hatta dostun bu halleri taklit edeceği gelmesi kadar dost, ılık devam ederler.

 

Sarnıç

Bir küçük insan zerresi halinde bu sabah, bütün insanları, çocukları, kuşları, yemişleri, sefilleri ve açları beyhude bir sevgi ile seviyor, kederlenmeye zaman kalmadan birdenbire bir sıçrayışta ayağa kalkıyorum. İlk vapuru karşılamaya koşuyorum. Ve bekliyorum. İlk vapurdan bin bir yabancı çıkıyor. Bir dost çehresi bulamıyorum. Bir şeyler anlatmak ihtiyacındayım. Vapurdan kimseler çıkmayınca kaleme kâğıda sarılıyorum.

 

Semaver

Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısı ile dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluk­lardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.

 

Son Kuşlar

Söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmazsam deli olacaktım...

 

Şahmerdan

Uzun zaman mühim bir şeyler düşündü. Mühim diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. Doğru olması bir şey ifade etmez. Bir insanın mühim ve saçma şeyler düşündüğünü nasıl bilebiliriz? Düşünen adamın kendisi bile böyle bir hüküm vermedikten sonra...

 

Şimdi Sevişme Vakti

Sokak başlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...

 

 

 

  • Açıklama
    • Alemdağ’da Var Bir Yılan

      İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini.
      Dinler de. Tatlı tatlı dinler.
      Sevgiden söz aç.
      Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.


      Havada Bulut

      “Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz?”
      “Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı... Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya...”


      Havuz Başı

      Kimseler âşık değil mi bu şehirde? Kimseler, bir meydanın kanepesinde kimseyi beklemeyecek mi, yüzünü bir dakika görmek için kimsenin?

       

      Kayıp Aranıyor

      Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. İnsanoğlu her şeyden evvel içindeki bu kıskançlıklardan, bu kinlerden, bu ahlaksızlıklardan daha pis şeyi -kendinde, doğuşta varsa bile- söküp atmalıdır.

       

      Kumpanya

      Acaba realite dedikleri şey bu muydu? Bu his, reelle temasın verdiği heyecandır, muhakkak odur, dedi. İçinde her şey var yahut hiçbir şey yok. Fakat bu hiçbir şeyde bile her şeyin...

      Hiçbir şey düşünmedi artık.

       

      Lüzumsuz Adam

      Şehri bırakıp gitmeliydi. Nereye olursa olsun… Bu şehri bırakmalıydı. Dağlarda yatmalı, su başlarında garipler gibi su içmeli, köylerden ekmek dilenmeli, şehirli görünce yol değiştirip koşa koşa kaçmalı, samanlıklarda yatmalı, dağlardan üzüm çalmalıydı…

       

      Mahalle Kahvesi

      Çekilecek bir köşemiz olacak. Yatağımız olacak. Yorganı gözlerimize çekeceğiz. Belki bir deniz kenarı, bir ağaç altı, bir rüzgâr, bir sessiz kahve, bir bardak çay, bir simit, bir dilim kaşarpeyniri, bir yarım kilo şarap bulursak dost olarak bu en iyisi. Ama insan? Yok kardeşim, yok, insan bulamayacağız.

       

      Mahkeme Kapısı

      “Benim başım yerinde değil ki...”
      “Başın nerede?”
      “Üstümde.”
      “Aklın?”
      “Aklım içinde değil. Onu kaybettim...”

       

      Medarı Maişet Motoru

      ... yüzle ahlak arasında herhalde müthiş bir münasebet vardır. Güzel olan muhakkak güzel ahlaklıdır demeyeceğim. Sonra fena ruhlu güzel yüzün de, insanı perişan eden, mahveden sihrini de inkâr etmeyeceğim. Yalnız şunu demek istiyorum ki, ahlakın yüze eklediği mimikler, hatta renkler, yüz, ahlak her ikisi güzelken de vardır. Fakat bunlar bu an, bu mekân içinde sevimlidirler. Ahlak bozulmazsa ter temiz, sevimli, hatta dostun bu halleri taklit edeceği gelmesi kadar dost, ılık devam ederler.

       

      Sarnıç

      Bir küçük insan zerresi halinde bu sabah, bütün insanları, çocukları, kuşları, yemişleri, sefilleri ve açları beyhude bir sevgi ile seviyor, kederlenmeye zaman kalmadan birdenbire bir sıçrayışta ayağa kalkıyorum. İlk vapuru karşılamaya koşuyorum. Ve bekliyorum. İlk vapurdan bin bir yabancı çıkıyor. Bir dost çehresi bulamıyorum. Bir şeyler anlatmak ihtiyacındayım. Vapurdan kimseler çıkmayınca kaleme kâğıda sarılıyorum.

       

      Semaver

      Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısı ile dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluk­lardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.

       

      Son Kuşlar

      Söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmazsam deli olacaktım...

       

      Şahmerdan

      Uzun zaman mühim bir şeyler düşündü. Mühim diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. Doğru olması bir şey ifade etmez. Bir insanın mühim ve saçma şeyler düşündüğünü nasıl bilebiliriz? Düşünen adamın kendisi bile böyle bir hüküm vermedikten sonra...

       

      Şimdi Sevişme Vakti

      Sokak başlarında sazımı çalsam
      Anlatsam şu kiraz mevsiminin
      Para kazanmak mevsimi değil
      Sevişme vakti olduğunu...

       

       

       

      Yayına Hazırlayan
      :
      Büşra Tan E.
      Stok Kodu
      :
      9786254088544
      Boyut
      :
      12 cm x 19,5 cm
      Sayfa Sayısı
      :
      1648
      Basım Yeri
      :
      İstanbul
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      Haziran 2025
      Resimleyen
      :
      Harun Tan (Kapak Tasarım)
      Kapak Türü
      :
      Karton
      Kağıt Türü
      :
      52 Gr. Holmen
      Dili
      :
      Türkçe
  • Yazarın Diğer Kitapları
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • İlgili Kitaplar
Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat