Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

Nazan Öçalır’ın Bir Başka Kırmızı’sı

Bir Başka Kırmızı…  Çarpıcı, bir o kadar da büyüleyici bir isim. Nazan Öçalır’ın anılarını, öykü tadında, şiir akıcılığı içinde arı duru Türkçe’yle yansıttığı kitabının adı. Çiçeği burnunda.

Mürekkebi kurumadı denir ya işte öyle bir şey. Ötüken Yayınları arasında çıktı. Bu gizemli isim ve içeriğini Zafer Yılmaz’ın kapak resmi bütünlemiş.  Görenleri, bazen kelebek gibi pır pır, bazen kırmızının tonları ya da kırmızı bir manto gibi içine içine çekiyor. Sımsıcak.

Derler ki, kırmızı iştah açar. Onun için gıda firmaları logosunda kırmızıyı kullanırmış.  Bir Başka Kırmızı’yı okumaya iştahla başlamam belki bu yüzdendi.  En çok sevdiğim rengin kırmızı olduğunu yeni anladım. Bir de kadın giysilerindeki ve göz sürmelerindeki siyah. Kırmızı ve siyah.  Nazan Öçalır da en çok kırmızıyı seviyor. İnanmazsanız kitabın 37. Sayfasındaki “Kırmızı Manto” başlıklı yazıyı okusun.

Niçin Bir Başka Kırmızı…  Yine derler ki, kırmızı tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Bencileyin kırmızı neler çağrıştırmaz ki? Aşk, sevgi, mutluluk, tutkunluk, güzellik, baştan çıkarma, cinsellik, erotizm, nefret, cesaret, kuvvet, ısı, enerji, refah, ehlibeyt sevdası, ateş, erkeksilik, saldırganlık, kızgınlık, tehlike, Noel, savaş… Bırakalım hepsini; kırmızı damarımızdaki kandır. Yani olmazsa olmaz; hasılı hayatın kendisidir kırmızı… 

Yine derler ki, kırmızı, "Kırmız" adlı bir böcekten elde edilen ve Osmanlı döneminde romatizma tedavisinde kullanılan, koyu kırmızı renkte bir ilacın adından gelmiş. Kızıl sözcüğü ise kızmak;  ısınarak kızıl renge bürünmek,  eyleminden türemiş. İşte bizim kırmızımız bu. Bir kızıl goncaya benzeyen dudağın lal rengi.  Üsküdar’dan yansıyan gurubun rengi. Şarap kadehinden beyaz massa örtüsüne düşen yansıma.  

Evet, hayatın kendisidir kırmızı. Meslektaşımız Nazan Öçalır’ın gül dikenli hayat yolculuğunun satır başlarının kucaklaşması. Onun insancıl ve sevecen filtresi dikenleri kendine alıkoymuş. Okuyuculara gülünü bırakmış. Aşkın en tutkulu halini bırakır gibi bir demet kıpkırmızı gül. Ki, 69 yazı tekmili birden… Türlü empatilerle sizi eritiyor.  Kiminde kıssadan hisseler bulabiliyorsunuz, kiminde dudaklarınızda nostaljik bir tebessüm. Kiminde yakın tarihimizin unutulmaya yüz tutmuş esintileri. “Mekânlar, olaylar, insanlar farklı olsa da duygular aynı: İnsanca…” Bunu şöyle açıklıyor:

“….  Benim de hedefim hep ileri gitmek… Uzun sandığım bu kısacık yolculuğumda, bir an olsun geriye dönüp baktığımda çocukluğuma kadar uzanan bir yol gördüm. Ne çok şey yaşadığımı hatırladım. Ama ne gariptir ki hiç unutmam dediğim şeylerin bile yarısından fazlasını unutmuşum. Bu geriye dönüşlerimde hatırladıklarıma bazen güldüm bazen de eskisinden daha fazla ağladım. Sanki bir iç döküş, sanki kendinle bir hesaplaşmaydı bu benim yaptığım... Her zamanki gibi öncelikle kendime dürüst olmaya karar verdim. Tüm gerçekleri anlatılabileceği ölçü çerçevesinde dile getirmeye çalıştım. Benim yaşantım kimin ilgisini çeker ki diye de düşünmeden edemedim. Ama baktım ki; zamanlar, mekânlar, kişiler, olaylar farklı olsa bile yaşadığımız duygular hep aynıydı. İnsanca… İşte bu noktada buluşacağımıza inanıyorum.”

Bir Başka Kırmızı, bir başka anlatımla, “geleceğe umutla bakan bir kadın gazetecinin” anılarından yansımaları içeriyor. Altı yaşından itibaren yetişmesi, mesleki deneyimleri, toplumun önde gelen insanlarıyla yaşadığı özel anların öyküleri… Birçoğu, kaybolmaya yüz tutmuş milli ve manevi değerlerin karışımı ve sunumu.

Nazan Öçalır içimizden biri. 1963 İstanbul doğumlu. Adana da vücut bulmuş.  Okuyucular, Nokta dergisinden, Güneş ve Günaydın gazetelerinden, dinleyici ve izleyiciler;  TRT, TGRT, Kanal D’deki haberlerinden yaptığı programlardan anımsarlar. İGDAŞ basın danışmanlığı ve secim danışmanlığı görevlerinde bulundu. Şimdi reklamcılık yapıyor, sosyal sorumluluk projeleri üretiyor. Belli ki, “Bir Başka Kırmızı” arkasından yeni kitapları sürükleyecek…



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat