Milli Mecmua Sayı 47 / Kasım - Aralık 2025Marmara Kıraathanesi
Şehirlerin hafızası, taştan ve betondan ibaret anıtlarda değil; o mekanlara ruhunu üfleyen insan nefeslerinde saklıdır. İstanbul’un kültür atlasında bazı noktalar vardır ki, oralar sadece birer mekân değil, birer «zaman”dır. Türk entelektüel hayatının en bereketli mekânlarından ve zamanlarından birisi, şüphesiz Beyazıt’ın Marmara Kıraathanesidir.
Küllük’ün hazin sonundan sonra, bir neslin sığınağı haline gelen Marmara Kıraathanesi, 1950’lerden 1980’lere kadar uzanan süreçte, üniversite amfilerinden taşan bilginin “irfan” ile harmanlandığı yerdi. Burası, resmi müfredatın bittiği yerde başlayan “ikinci üniversite” idi. Kapısından giren herkes, masaların etrafında halkalanmış o büyük “kürsü”nün doğal öğrencisi sayılırdı.
Bu kıraathane, sadece şairlerin ve yazarların değil; “dava”sı olan herkesin, sağcısının, İslamcısının, milliyetçisinin, hatta zaman zaman sol entelijansiyanın yollarının kesiştiği, fikirlerin kılıç gibi çekildiği ama dostluğun baki kaldığı bir meydan savaşı alanıydı.
Biz bu dosya ile, sadece yitip giden bir mekânı anmayı değil, o mekânın mümkün kıldığı «sohbet medeniyetini» hatırlatmayı amaçladık. Çünkü Marmara, bir çay evi olmanın ötesinde, sözlü kültürümüzün, usta-çırak ilişkisinin ve yüz yüze iletişimin son kalelerinden biriydi. Dijital ekranların soğukluğuna hapsolduğumuz bugünlerde, Marmara’nın o dumanlı havasındaki hakikat arayışına, o samimi «insan sıcağına» ne kadar muhtaç olduğumuz aşikardır.
Beyazıt’ın ruhuna, Marmara’nın müdavimlerine selâm ile...
- Açıklama
Şehirlerin hafızası, taştan ve betondan ibaret anıtlarda değil; o mekanlara ruhunu üfleyen insan nefeslerinde saklıdır. İstanbul’un kültür atlasında bazı noktalar vardır ki, oralar sadece birer mekân değil, birer «zaman”dır. Türk entelektüel hayatının en bereketli mekânlarından ve zamanlarından birisi, şüphesiz Beyazıt’ın Marmara Kıraathanesidir.
Küllük’ün hazin sonundan sonra, bir neslin sığınağı haline gelen Marmara Kıraathanesi, 1950’lerden 1980’lere kadar uzanan süreçte, üniversite amfilerinden taşan bilginin “irfan” ile harmanlandığı yerdi. Burası, resmi müfredatın bittiği yerde başlayan “ikinci üniversite” idi. Kapısından giren herkes, masaların etrafında halkalanmış o büyük “kürsü”nün doğal öğrencisi sayılırdı.
Bu kıraathane, sadece şairlerin ve yazarların değil; “dava”sı olan herkesin, sağcısının, İslamcısının, milliyetçisinin, hatta zaman zaman sol entelijansiyanın yollarının kesiştiği, fikirlerin kılıç gibi çekildiği ama dostluğun baki kaldığı bir meydan savaşı alanıydı.
Biz bu dosya ile, sadece yitip giden bir mekânı anmayı değil, o mekânın mümkün kıldığı «sohbet medeniyetini» hatırlatmayı amaçladık. Çünkü Marmara, bir çay evi olmanın ötesinde, sözlü kültürümüzün, usta-çırak ilişkisinin ve yüz yüze iletişimin son kalelerinden biriydi. Dijital ekranların soğukluğuna hapsolduğumuz bugünlerde, Marmara’nın o dumanlı havasındaki hakikat arayışına, o samimi «insan sıcağına» ne kadar muhtaç olduğumuz aşikardır.
Beyazıt’ın ruhuna, Marmara’nın müdavimlerine selâm ile...
Stok Kodu:9772667463474Boyut:16 cm x 24 cmSayfa Sayısı:136Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:Aaalık 2024Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:55 Gr. HolmenDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- İlgili Kitaplar
