Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

Kutalmışoğlu Süleyman Şah Ululaması Üzerine

Geçtiğimiz aylarda ‘Şiir Yazmayın; Şiir Önemli Bir Şeydir’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Orada bir şair olmadığımı ama şiirden biraz anladığımı; iyi bir şiir okuru olduğumu ifade etmiştim. Tabii ki her şiir için geçerli değildi bu. Hatta benim nezdimde şiir nesli tükenmeye başlayan şeylerden birine bile dönüşmüştü. Bu nedenle yeni nesil şiir kitaplarına biraz mesafeli baktığımı söylemem lazım.

Ancak şimdi size güzel bir istisnadan söz edeceğim. En sonda söylemem gerekeni de başlarda söyleyeyim. İşte şiir budur!

Genç şair dostum Hakan İlhan Kurt’un Ötüken Neşriyat'tan çıkan Kutalmışoğlu Süleyman Şah Ululaması, Türk destan şiir geleneğinin modern bir seslenişi adeta. Ben ki destanlar şairi rahmetli Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nu çok seven, bazı şiirlerini ezbere bilen bir kişi olarak bu ululamayı okurken adeta merhumu okuyormuş hissine kapıldım.

Kurt, kitapta Türkiye Selçuklularının kurucusu, Türkmen Beyi Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın 1071 sonrasında Anadolu’yu Türkiye yapan gazalarını anlatmış. Titiz bir araştırmanın ürünü olan ve dip notların da bulunduğu şiirler genellikle 7+7 hece ölçüsüyle yazılmış. Türkçenin yaşayan ya da unutulmaya yüz tutmuş pek çok sesinin, kelamının olduğu mısralar Türklerin destan geleneğini bugüne taşıyor adeta.

Kurt’un bestelenen şiirleri de var. Bu çok önemli zira bence şairleri unutulmaz kılan şeylerden birisi de şiirlerinin bestelenmesidir. Bunun pek çok örneği var.

Bu arada tamamen şahsi temennimdir; Kurt’un yetkin kaleminden, gönül ikliminden çıkacak olan bir Çanakkale ya da Milli Mücadele destan şiirleri de fevkalade olur bence.

 

Gelene de gök beyim gökçe şahım gelene,

Barkına kıran girsin, Türk’ü Türk’le bölene

Öz kardaş darbesiyle ziyan olup ölene

Kurt uludu bir ağız, doğan şahan ötüştü;

Kılıç, mızrak, ok ve gürz, kalkanlara katıştı.



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat