Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

İyi bir roman nasıl yazılır?


Başlangıçta öğrencilerin roman tekniğine, roman sanatına dair kaynak eksikliğini bir ölçüde gidermek niyetiyle ders notu şeklinde hazırlanan, 1989'da kitaba dönüşen Roman Sanatı: Romanın Unsurları adlı eser, ilerleyen yıllarda önemli bir boşluğu doldurmuş olması ve gördüğü ilgi nedeniyle, genişletilerek bugünkü hâline getirilmiş. Kitap 2016 yılında 14. kez basılmış. Kitabın yazarı Prof. Dr. Mehmet Tekin, hâlen İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim üyesi olarak çalışıyor ve Yeni Türk Edebiyatı dersleri veriyor.

Kitapta yerli ve yabancı yazar ve düşünürlerin roman teknikleri konusundaki görüş ve eserlerine sık sık atıfta bulunularak ele alınan konular evrensel boyuta taşınmış, çoğu genel kabul görmüş saptamalara göndermeler yapılmış. Bu bakımdan çalışmanın geniş bir kaynakçaya sahip olduğunu, ayrıca kitabın sonuna, okuyucuya yol göstermek üzere ''dizin'' bölümünün de eklendiğini belirtmeden geçmeyelim.

Bir bütün olarak baktığımız zaman kitap, “Roman nedir, nasıl bir edebî türdür, diğer türlerden farkları nelerdir, edebiyattaki yeri nerededir ve hangi değişim ve gelişimlerin uzantısı olarak ortaya çıkmıştır” gibi sorulara, ansiklopedik bilgilerle ve tanımlamalarla değil, zengin örneklemeler, kavramsal kıyaslamalar ve özgün yorumlarla cevap veriyor, daha az bilinen ve uluorta sözü edilmeyen ayrıntılara yer veriyor. Baştan sonra deneme tadında yürüyen kitabın önsözünde yazar, kendinden önce bu alanda oluşturulmuş eserlerden örnekler vererek Şerif Aktaş, Berna Moran, Fethi Naci gibi isimlerin de karşılaştırmalı olarak incelenmesini öneriyor.

Destanın tahtına yerleşen ve ilk örnekleri 17. yüzyıldan itibâren verilmeye başlanan roman türünün, modern zamanların beraberinde getirdiği bir anlatı biçimi olduğunu biliyoruz. Yazar, romanın diğer sosyal bilimler ve anlatı türleriyle olan ilişkisini şöyle açıklıyor: “Onun destana, masala, şiire, tiyatroya, tarihe, felsefeye, psikolojiye, sosyolojiye, hatta matematiğe borçlu olduğu doğrudur. Ancak roman, bu kaynaklardan gelen gıdayı kendine maletmeyi başarabilmiş hayli yetenekli bir türdür.''

Eserin ortaya konuluşundaki esas amaç, elbette romana ilişkin tanımlar vermek değil, romanın nasıl kurulması ve nasıl işlemesi gerektiği, içinde bulunması gereken unsurların neler olduğu ve bunların nasıl biraraya getirilmesi gerektiğine yönelik bir izlek oluşturmak. Kitap, roman yazmaya soyunan kişilerin kullanması gereken teknikleri hem kavramsal boyutta hem de örneklemelerle tespit ederek bir süreç şeması çizmeyi ve bu şemayı benimsetmeyi hedefliyor. Nitekim yazar, “romanın kuruluşunu, işleyiş mantığını bilmeden, ne kaliteli roman yazmak mümkün olur, ne de kaliteli roman eleştirisi” diyor. Buna rağmen, bu teknik bilgilere sahip olmanın başarılı bir roman oluşturmaya yetmeyeceğini de ekliyor: “Bizim bu çalışmamız sihirli bir reçete sunmuyor. (..) İşin bir bilgi yönü olduğu kadar, kültür ve tecrübe yönü de vardır.”

Örneklerle romanı oluşturan unsurlar

Kitap, romanı oluşturan temel unsurları “Materyal Unsurlar” ve “Teknik Unsurlar (Anlatım Teknikleri)” olmak üzere başlıca iki ana bölümde inceliyor. “Materyal Unsurlar” başlığı altında ele alınan anlatıcı, bakış açısı, vak'a-olay örgüsü, kişiler, zaman, mekân, dil ve uslûp ve fikir başlıklarının her biri ayrıntılı olarak örnekleriyle açığa kavuşturuluyor, roman yazarının bu unsurlara hâkim olmadan ve yapılandırmada bu çatıyı eksiksiz kurmadan işin içinden çıkamayacağı belirtiliyor.

Bu bölümde altı çizilen unsurların tümünü özetlemek yerine, yazarın da ayrı bir önem atfettiği “anlatıcı” ve “bakış açısı” unsurlarına kısaca değinelim: Yazar, romanın oluşturulmasında en temel unsurlardan biri olan anlatıcı unsurunu şöyle açıklıyor: “Roman sanatı esas karakteri itibariyle anlatılacak bir hikâye ve bu hikâyeyi sunacak bir anlatıcıya dayanır. (..) Bu durumda hikâye ile anlatıcı, bir anlamda roman denilen yapının iki temel unsurudur. (..) Zaman zaman konumu ve önemi tartışılmış olsa da anlatıcı, roman denilen anlatı türünün temel unsuru, aynı zamanda en etkili figürüdür. Mehmet Tekin, “bakış açısı” unsuru hakkında şunları söylüyor: “Sanatçının eşya karşısındaki konumu, eşyaya bakış tarzı, nihayet eşyayı yorumlayış ve sunuş biçimi, sanat olayını doğurur. (..) Sanat, bu anlamda, özne -sanatçı- ile nesne arasındaki ilişkinin estetik bir duyarlılıkla sunulması demektir.”

Kitapta “Teknik Unsurlar (Anlatım Teknikleri)” başlığı altında ise anlatma-gösterme teknikleri, tasvir tekniği, mektup tekniği, geriye dönüş tekniği, montaj tekniği, iç monolog tekniği, bilinç akımı tekniği gibi 13 farklı anlatım tekniğinden söz ediliyor. Oldukça geniş bir örnekleme zenginliğiyle tek tek ayrıntılarıyla açıklanan söz konusu roman anlatım teknikleri, Türk ve dünya romancılığında yaygın olarak kullanılıyor. Yazar, burada, başarılı bir roman oluşturmada hangi tekniklerin hangi tür anlatımlar için daha elverişli olduğu yolunda önermelerde de bulunuyor.

Geniş ufuklar açan bütün bu bilgiler, roman yazarları, eleştirmenleri ve romanı doğru anlamaya çalışan okuyucular için hem bir pusula, hem de içinde yetenekli ve gelişmiş âlet - edevât bulunan bir takım çantası niteliği taşıyor.


Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat