Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

Goethe, Mevlâna, Schopenhauer

Seksenli yıllarda henüz Bonn’da oryantalizm, felsefe ve sosyoloji tahsil eden Senail Özkan, “Alman tefekküründen aldığımı ziyadesiyle iade edeceğim Almanlara” diyordu. Ve sözünü de tuttu. Özkan bugün Alman kültürünü, özellikle de Alman edebiyatı ve felsefesini aktarmada Türkiye’nin en tanınmış, en ileri gelen isimlerinden. O bir filozof, müellif ve mütercim. Senail Özkan sadece Mevlâna, Sâdi, Muhammed İkbâl gibi büyük İslâm mütefekkirleri hakkında eserler kaleme almakla kalmamış, bilakis tercümeleri vasıtasıyla Türkleri Goethe, Schopenhauer ve Nietzsche’ye yakınlaştırmıştır. Böylelikle adeta Goethe’nin yolunu izleyerek Doğu ve Batı düşüncesini birbirine yakınlaştırmak istiyor. Goethe “Doğu Batı Dîvânı” ile Özkan’a önemli bir örnek teşkil etmiş. 2009’da Ötüken Neşriyat tarafından yayınlanan ‘’Dîvân’’ tercümesiyle Senail Özkan, 500 sayfayı aşan anıtsal bir eser ortaya koyuyor. Özkan, burada Goethe ve Marianne von Willemer’in şiirlerini Türkçeye aktardığı gibi kapsamlı bir yorum da sunuyor.

1955 doğumlu düşünür oldukça farklı bir başlangıç yaparak Ankara’da elektronik mühendisliği tahsilinin ardından 1978’de Almanya’ya gelmiş. 2003 yılında vefat eden Alman oryantalizminin “Büyük Hanımefendi”si Annemarie Schimmel, Özkan’ın rehberi olmuş. Özkan, Schimmel’in Şark ve Garb arasında köprü olma ideali istikametinde, günlük siyaset ve anarşik çalkantıların dışında kalarak, bugüne kadar müessir çalışmalarını sürdürmektedir.  Özkan, Schimmel’in bazı eserlerini çok önceleri tercüme etmişti. Senail Özkan, Schimmel’in Fars, Arap, Türk ve Osmanlı şiirinin derinlemesine iç içe geçtiği İslâm tasavvufuna temayülünü aynen paylaşmaktadır. Şu an İstanbul’da yaşayan Özkan, 1998’de Türkiye’ye dönüşüne kadar Almanya’da tercümanlık görevlerinde bulundu.

O tarihlerden bu yana Özkan, Goethe’nin Şark hakkındaki düşünceleriyle iştigal etmeyi yeğleyerek muhtelif monografilerle Nietzsche, Schopenhauer gibi filozofların düşüncelerini Türklere tanıtıyor. Bu vesileyle o, bu iki özgür düşünürü İslâm içindeki bazı düşünce akımlarıyla ortak bir zemine oturtmayı deniyor. Schopenhauer kutsal Hint metinleri olan Upanişadlar’la Hindu Müslüman Sufi Dara Şikuh ve onu tercüme eden Hyacinthe Anquetil-Duperron üzerinden haberdar olmuştu. Kendisini oryantalist “düalizm”in arka planını ve bu Alman filozofun düşüncelerini anlamaya vakfeden tüm doğulu entelektüeller, Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” başlıklı eserinin büyüsüne yakalanmışlardır.

Özkan ise Avrupa ve İslam düşüncesi arasında en uygun sentezi “Mevlâna ve Goethe” adlı eserinde gerçekleştiriyor. Bu eserde, Anadolu’nun kozmik din anlayışını, kadim Fars kültürü ile harmanlayan şair ve düşünür Mevlâna’nın (1207-1273) mistik-panteist dünya görüşü, Goethe’nin Spinozacı bir ilham ile dünyayı kucaklayan bütünlükçü dünya tasavvuruyla mukayese ediliyor.

Semâzen dervişleriyle tanınan sufi tarikatı Mevleviliğe, Konya’da hayat veren Mevlâna, günümüzde halen Türkiye ve İslâm dünyasının farklı bölgelerinde, dinin katı kanunlarını ruhani bir şefkate tevil etmek isteyenlerin manevi önderlerinden. Bugüne kadar Rumî’nin eserleri, Nazım Hikmet’ten Nedim Gürsel’e değin modern ve çağdaş Türk Edebiyatına ışığını yansıtmıştır. Senail Özkan’ın teolojik çalışması “Ölüm Felsefesi”nde ise Upanişadlar, Budizm, kadim Mısır ve Hıristiyanlık nazarında öte dünya tasavvurları, ahret anlayışları ele alınıyor.

Şu var ki Özkan her seferinde yine Goethe’ye dönüyor. Hepsinden evvel Germanist Katherina Mommsen’ın Goethe ve onun oryantalist-İslâmi ilgi ve merakları üzerine araştırmaları, bilhassa Goethe’nin Weimar’da iken yaptığı Arapça yazı denemelerini görmek Özkan’ı adeta büyülüyor. August Wilhelm Schlegel biraz da muziplik ederek Goethe’yi “İslâmiyet’e geçen kâfir” olarak adlandırıyordu. Mommsen şunu ortaya koymuştur ki Goethe İslâm’ın güzide şahsiyetlerinin düşüncelerinden sadece muhteva bakımından değil, aynı zamanda onların eserlerinin üslubundan da etkilenmişti. Goethe’nin geç dönem metinlerinde bundan kaynaklanan ferah ve akıcı anlatım dili, Arap-Fars düsturları ve daha da kökene inilirse Hint, Fars sahası ile Irak ve Mısır halk söyleyişi gelenekleri arasındaki etkileşimlerden ilham almıştır. Mommsen’ın “Goethe ve İslâm” başlıklı eseri daha önce Senail Özkan tarafından Türkçeye tercüme edilmişti. Geçtiğimiz yıl gene Mommsen’in yazılarından oluşan “Goethe ve Dünya Kültürleri” başlığı altında 500 sayfayı aşkın bir eser Senail Özkan tercümesiyle okuyucularla buluştu.

Özkan’ın kuşkusuz en mühim işlerinden biri de yine Ötüken Neşriyat tarafından yayınlanan “Genç Werther’in Istırapları” oldu. Alman şiirinin sevdalısı bu Türk dostumuz, ayrıca esere yazdığı kapsamlı epilogda, Goethe’nin dehasının parladığı o ilk yıllardan itibaren, cemiyet ve edebiyat dünyasının durumunu da ortaya koyuyor.



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat