Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

Emir Kalkan Öldü, Şimdi ‘Çiçekler'e Kim Su Verecek?

Kanatsız Kuşlar Şehri, Gül Âyinleri, Hoşçakal Şehir, Bu Taraf Anadolu, Afşar Ağıtları, Kayseri Şairleri gibi kitapların yazarı Emir Kalkan geçtiğimiz perşembe günü hayatını kaybetti. Eserlerinde ömrünün önemli bir kısmını geçirdiği Kayseri'yi, memleketinin insanlarını ve aşkı anlatan Kalkan'ı, arkadaşı Ahmet Turan Alkan'ın yazısıyla uğurluyoruz. 

Bir köy öğretmeni... Karlar eriyip yollar açıldığında maaşını almak için üç ayda ilçeye inebilen; maaşının çoğunu defter, kalem, tebeşir, çocuklara ilâç, ayakkabı, çanta için harcayıp dolu kucağıyla yeniden heyecanla köyüne koşan bir öğretmen.
İşte bu öğretmeni âmirleri nihayet tam otuz sene onu ödüllendirmiş olmak için dağ köylerinden indirip bir ilçeye tayin ediyorlar. O devirler, köylülerin kasabalıların çocuklarını okutmak yerine “Davar gütsün, tarlada-tapanda işe yarasın, harmana yardımı dokunsun, hiç değilse bir işin ucundan tutsun” diye okuldan uzak tuttuğu zamanlar.
Bizim öğretmen okulda yarıdan ziyadesi boş derslikleri görünce, sokaklarda öğrenci aramaya koyuluyor; rica, minnet, tehdit, ikna; aklına gelen, gücünün yettiği ne kadar bildiği yol varsa harekete geçirip mektebi şenlendiriyor. Olan yine mütevazı maaşına oluyor tabii; önlük, çanta, kitap, ayakkabı, kimin ne ihtiyacı varsa öğrencilerine selsebil ediyor maaşını, gençliğini, emeğini, ömrünü...
Derslikler derseniz yine virâneden biraz hâllice ama yine de duvarlara sakız gibi beyaz badana çekiyorlar. Tabanlar tahta ama tertemiz. Sıra yok diye dert etmiyorlar; yere oturup öyle yapıyorlar dersi. Velâkin, ilçeye tayin olunduktan sonra bizim öğretmende yeni merak uyanıyor. Hayret! Eskiden pek aldırış etmezdi ama ilçeye ineliberi evden konserve tenekelerine tutturulmuş fideler, saksılar getirmekte... Önceleri pencere kenarına dizerdi, şimdilerde pencerelerde yer kalmayınca sağa sola zemine de çiçek saksısı koymaya başladı!..
Çiçek bu, bakım ister. Elinde uydurma bir ibrik sık sık suluyor çiçekleri. Öyle suluyor ki, -dikkatsiz midir, yaşlanmış mıdır bilinmez?- kaplardan taşan sular pencere kenarlarına, taban tahtalarına yayılıyor, ortalık neredeyse göle dönüyor.
Bir, üç, beş, fakat işin tadı kaçıyor; şikâyet, tutanak, ihtar, müfettiş. Valiye gidiyor iş, tekdir, üstüne maaş kesintisi, hiç aldırmıyor bizim öğretmen. Deli gibi çiçek suluyor her gün, dershane değil sanki limonluk âdeta. Aldırmıyor, “Hoca, nedir derdin; nedir bu çiçek takıntısı” diye soranlara kısaca,
-Seviyorum çiçekleri, deyip geçiyor.
Vakti gelince “Tamamdır” deyip emekliye ayrılıyor öğretmenimiz. Pılı-pırtısı toplayıp memleketine dönüyor fakat ellisinden sonra âniden depreşen bu çiçek merakı, eskiye göre sanki biraz yatışmış gibidir!
Bir gün eşi diyor ki öğretmene, “Sen eskiden deli gibi çiçek yetiştirir, sabah-akşam sulardın; ne oldu, neydi o meselenin aslı?”
Anlatıyor. “Öğrencilerim kalabalıktı, sınıfta yeterince sıramız yoktu. Yazma dersinde yere diz çöküp oturur evden getirdikleri fasulye taneleriyle yazmayı öğrenirlerdi. Bir çocuğum vardı, on yaşında bir kız çocuğu; Arefe. Çelimsiz, hasta bir çocuk. Arefe'nin, ondan başka kimsenin bilmesini istemediğim ama tedavi edilmesi gereken bir derdi vardı. Yavrucak nerdeyse her gün ikinci derslerde altına kaçırırdı. Arkadaşları bir fark etseler, bu mâsum kusurunu ömür boyu başına kakıp alay edecekler, belki bu yüzden Arefe okulu bile terk edecekti. Çok üzülüyordum...
Sonunda kendimce bir çâre buldum. O uğursuz saatin yaklaştığını hissettiğimde hemen çiçek sulama ibriğini kapıp sınıftaki çiçekleri sulamaya başlıyor, hatta bu arada işi biraz abartarak zemine de su döküyordum ki yavrucağın kusuru ıslanan zeminde kaybolup gitsin, kimseler fark etmesin.”
***
Yukarda anlattığım hikâyeyi ben yazabilmiş olmayı isterdim. Yazarının adı Emir Kalkan. Kayserili. Bu adamın hikâyeciliğine imreniyorum, hatta kıskanıyorum desem daha doğru. Birbirinden güzel 8 eseri yayınlandı bugüne kadar: Kanatsız Kuşlar Şehri, Gül Âyinleri; sonra Hoşçakal Şehir… Ardından, Bu Taraf Anadolu, sonra Afşar Ağıtları, Kayseri Şairleri, 20. Yüzyıl Türk Halk Şairleri Antolojisi. Kayıp Yüzler, onun beşinci hikâye kitabı. Hikâyeyi o kitaptan “çaldım”, hikâyenin adı “Çiçekler”.
***
Yukarıda, yakın dostu Dursun Berkok'un çektiği son fotoğraflarından birini gördüğünüz ve bir hikâyesini size özetlediğim yazar Emir Kalkan, geçtiğimiz perşembe günü memleketi Kayseri'de Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mekânı cennet olsun. Memleketin yüzakı evlatlarından biriydi. Er kişiydi. Şâhidim.



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat