Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

ÇİÇEKLERİN DİLİNDEN ANLAYAN ADAM: CEVAT RÜŞTÜ

Fransa’da eğitim gördüğü günlerde, “sahilinde kayıkları, dalyanlarıyla balıkçıları, ormanları, avcıları ile Beykoz’un mavi, yeşil belki her renkten bütün sevimli bitkileri gözlerimin önünde tablolaşırdı” diyen Cevat Rüştü, Ahmet Mithat Efendi’nin genç dostlarından biriydi.
İmparatorluk Türkiye’sinin cins kafalarından biri olan Cevat Rüştü’yü, Fransa’ya tahsil görmesi için ikna eden Ahmet Mithat Efendi’den başkası da değildi. Beykoz’daki yalısında millî bir temaşa akademisi kurarak Beykozlu gençlerden on sekiz kişiye müzik, irşad, tarih ve temaşa dersleri veren Mithat Efendi, Cevat Rüştü’yü de bu sıralarda fark etmişti. Ona “Oğlum, Git tahsil et de gel çiftlikte (Mithat Efendi’nin çiftliği) seninle beraber çalışalım” şeklinde ufuk açıcı bir teklifte bulunan Mithat Efendi, Türk ziraat ve çiçekçilik tarihinin büyük isimlerinden birini kültür hayatına böylelikle kazandırmıştı.
Cevat Rüştü’nün, “işini seven” ve sadece sevdiği işle uğraşmış bir aydın olması onun büyüklüğünü gösteriyor. Yaşadığı dönemin kaotik ortamına aldırmaksızın sadece kendisine yüklenen işle meşgul olan Cevat Rüştü, 1918 sonlarına üyesi olduğu Çiftçiler Derneğinin siyasî parti olarak kamuoyu önüne çıkacağını duyunca Bahçıvan dergisinde, dernek üyelerinin siyasetle uğraşmalarını doğru bulmadığını belirterek şöyle yazıyor: “Parti teşkil edecek zaman değildir. Bunlarla uğraşacağınıza ziraat işleriyle uğraşılsa zannederiz ki memleket için daha hayırlı olur”.

ÇİÇEK EDEBİYATININ TARİHİNİ YAZMAK

Modern tabirle vizyon sahibi olan Cevat Rüştü, Türkiye topraklarında yeşeren bitkilerin, çiçeklerin sevdalısıydı ve onların kayda geçirilmesinde ciddi bir emek harcamış büyük idealistti. Ancak onu asıl büyükleştiren veya anıtlaştıran “Türk Çiçek edebiyatı ve kültür tarihinin” yazıcılarından olmasıdır. Edebiyat tarihçilerimiz, Servet-i Fünun edebiyatı, Fecr-i Âti edebiyatı, çocuk edebiyatı şeklinde dönem veya isimlendirmeler yapmalarına rağmen her nedense “çiçek edebiyatı”nın tarihini yazma gereği duymamışlardır. Ne var ki, bu zarif edebiyatın tarih yazıcılığını, Cevat Rüştü üstlenerek dergi ve gazetelerde Türklerin çiçek sevgisini, Türk çiçekçilik tarihini, kaç çeşit çiçeğe sahip olduğumuzu, bunları edebiyatımızda nasıl işlediğimizi, onlara nasıl anlamlar yüklediğimizi, şair veya yazarlarımızın çiçeklerimiz hakkındaki görüşlerinin neler olduğunu tek tek bulup yazmıştır. Cevat Rüştü’ye göre, çiçeklerin de dili vardı ve mesela kamelya “sebatı”, sardunya “üstün olmayı”, sarmaşık yaprağı “dostluğu”, sisam çiçeği “sağlığı”, yonca “hayatı” temsil ediyordu.

VATANPERVERLİK TELKİNİ İÇİN ÇİÇEK SEVGİSİ…

Millî çiçeklerimiz arasında yer alan karanfilin çeşitli türlerinin bulunduğunu yazan Cevat Rüştü, Avrupalıların bizim kadar karanfile birçok isim vermediğini yazar. Lale Devri diye Osmanlı tarihinin en zarif dönemine ismini veren “lale”nin de envai çeşidini Türklerin bulduğunu yazan Cevat Rüştü, gülün asıl vatanının Türkiye olduğunu delilleriyle ortaya koyuyor. Büyük şair Nedim’in bir mısraına:

“Gülüm şöyle gülüm böyle demekdir yâre mutadım
Seni ey gül sever cânım ki cânâna hitâbımsın”

yer veren Cevat Rüştü, gül’ün şairlerimiz tarafından özenli bir dil ile kullanıldığını söylüyor. Süleyman Nazif, gül’ün vatanının Türkiye olduğunu öğrenince Cevat Rüştü’ye bir mektup göndererek der ki: “Vatanperverlik hisleri böyle telkin edilir. Yoksa ey mukaddes yurt senin için öldüm, ölüyorum, öleceğim gibi dırıltılarla bir toprak sevilmez”.
Cevat Rüştü, başta da söylediğim gibi sadece işiyle meşgul olmuş bir aydındı ve asıl işi bu topraklarda biten çiçek ve bitkilerdi. Çiçeklerin dilinden anlayan, çiçeklerin de dili olduğunu anlatmaya çalışan Cevat Rüştü’nün dergi ve gazetelerdeki bu nefis yazıları aşağı yukarı on yıl önce Nâzım H. Polat tarafından bir araya getirilerek yayımlanmıştı. İlk baskısını zevkle okuduğum Türk Çiçek ve Ziraat Kültürü Üzerine Cevat Rüştü’den Bir Güldeste isimli kitap, geçen ay Ötüken Neşriyat tarafından "Türk Çiçek Kültürü Üzerine Cevat Rüştü’den Bir Güldeste" adıyla yeniden yayımlandı. İkinci baskısında Cevat Rüştü hakkında daha ayrıntılı bilgiler ile bazı düzenlemeler de yer alıyor.
Kitabı derleyen Nâzım H. Polat, dikkatli ve hakkaniyet sahibi bir edebiyat tarihçisi olmakla birlikte, bu büyük medeniyetin inceliklerini gazete ve dergilerde arayarak ortaya çıkaran define avcılarından biridir. Cevat Rüştü yazdıklarıyla, Prof. Dr. Polat ise hazırladığı bu eserle kültür dünyamızın emektarları arasında hakkıyla yer almıştır.



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat