Joseph Conrad; 3 Aralık 1857’de Ukrayna’da doğdu. Babası Apollo Korzeniowski’nin hem Fransız hem de İngiliz edebiyatından tercümeler yapan bir şair olması, Conrad’ın doğduğu andan itibaren kendisini edebiyatla çevrili bir hayatın içinde bulmasına zemin hazırlamıştı. 1861 yılında babasının politik görüşleri nedeniyle Kuzey Rusya’ya taşınmak zorunda kalan Conrad, 1869 yılında ailesini tüberkülozdan kaybettikten sonra amcasıyla yaşamak üzere İsviçre’ye taşındı. 

Tıpkı romanlarında anlattığı karakterler gibi, deniz ile arasında sıra dışı bir bağ vardı ve bu duygu onu ilk gençlik yıllarında Fransız ticaret gemilerinde çalışmaya sevk etmişti. Ardından kendisini İngiliz ticaret filolarında çalışırken bulmuş, 1886 yılında gemilerden birinin başına geçerek İngiliz vatandaşı olmuştu.

Conrad, takip eden yılları denizde geçirdi. Yazdığı birçok romanın şekillenmesine vesile olan o uzun dönemde, insanların ve tabiatın türlü türlü hallerini gözlemleme fırsatı buldu; sonrasında yazdığı pek çok roman da bu deneyimlerin etrafında şekillenecekti. Kurguladığı olayları kusursuz bir çatışma ile betimleyen Conrad, düşüncelerini çağlar ötesine aynı etkiyle taşımayı başardı. Özellikle Karanlığın Yüreği’nde okuyucuya sunduğu sömürge eleştirisi, dünün, bugünün ve yarının eleştirisi olmaya devam edecektir. Bundandır ki, Karanlığın Yüreği Conrad’ın en önemli eserlerinden biri olarak edebiyat dünyasında kabul görmektedir, ve aynı zamanda da gelmiş geçmiş en karanlık romanlardan da biridir.

1924’te hayata gözlerini yumduğunda arkasında sayısız roman ve unutulmaz bir yazar kimliği bırakan Joseph Conrad’ın eserlerinden bazıları şunlardır; Karanlığın Yüreği, Almayer’in Sırça Köşkü, Lord Jim, Nostromo, Üç Deniz Öyküsü ve Muhbir.