Sepetim 0
Sepetinizde ürün bulunmuyor

1905 Rus Devrimi ve Sultan Abdülhamid Hakkında

Türkiye'nin modernleşme sancıları çektiği XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın başlarında Devlet-i 'Aliye'nin kudretini elinde tutan II. Abdülhamid'i ve onun dönemini anlamak, hem modernleşme maceramızdaki önemli bir eşiği hem de tarihten günümüze yansıyan sorunları anlamak bakımından mühimdir. Hem Abdülhamid'e hem de Türkiye'nin modernleşme macerasına dair çok söz edilmiştir ve hala da edilmektedir. Fakat ne yazık ki bu macera içerisinde bir nebze de olsa etkisi olup da karanlıkta kalan konular da yok değildir. Zannederim, bu durum ülkemizde mukayeseli tarih yazıcılığının gelişmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Doç. Dr. Hasip Saygılı'nın 2016 yılının Ocak ayında raflarda yerini alan bu eseri, tarihimizdeki önemli bir boşluğu doldurma iddiasını taşımaktadır. Elbette bu çalışma tek başına yeterli değildir, lâkin başlangıç için mühimdir.

Bahsini ettiğimiz bu eser, Rusya'daki 1905 Rus Devrimi ve bu devrimin Abdülhamid Türkiyesi'ne siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik etkilerini ''birincil'' kaynaklar üzerinden ele almaktadır. Yazar, çalışmasını büyük bir titizlikle yürütmüş ve ''tarihsel kurguyu'' sağlam bir temele oturtmak için yerli ve yabancı birçok kaynaktan istifade etmiş. Bu kaynaklar arasında irade-i seniyyeler, Sadaret Evrakı ile Yıldız Evrakı'ndan Sadaret Hususi Maruzat Evrakı, Elçilik, Şehbenderlik ve Ataşemiliterlik evrakı başı çekiyor. Bunların yanında yerli ve yabancı basından da istifade edilerek Rus-Japon Savaşı, 1905 Rus Devrimi, Potemkin İsyanı gibi olaylar derinlemesine tetkik edilmiş. Bilhassa Abdülhamid'e muhalif olan Jöntürk basınından Abdullah Cevdet'in İçtihad, Ahmed Rıza'nın Şûra-yı Ümmet, Sabahaddin Bey grubunun Terakki dergilerinden yoğun bir şekilde faydalanılmış. Ayrıca Çarlık Azerbaycanı'ndaki Türk gazetecilerin çıkardıkları gazeteler ve birtakım yabancı basın-yayın organları da incelenmiş. Böylece geniş bir kaynak ağı oluşturularak mukayeseli tarih anlatımı ''sağlam'' bir temele oturtulmaya çalışılmış.

Eseri okuduğunuz takdirde hem Sultan Abdülhamid'in hem de ona muhalif olan Jöntürklerin, Rusya'da yaşanan olaylara bîgane kalmadıklarına şahit olacaksınız. Her iki tarafın da olayları yakından izlemesinin sebepleri var elbette. Bir kere, 1905 Rus Devrimi'nin ana teması; otokrasiye son verilmesi ve anayasal hükümet taleplerinin yerine getirilmesidir. Dolayısıyla bu durum bizdeki Jöntürklerin talepleriyle uyuşmaktadır. Yazarın incelediği ve alıntılar yaptığı Jöntürk gazetelerine bakıldığında, Rusya'da devrimi hızlandıran her olayın Jöntürkler tarafından sevinçle karşılandığını göreceksiniz. Aynı şekilde bu olayları yakından takip eden Abdülhamid'inse telaşlandığı ve bu telaşın iç. Politikada daha çok sansür, daha çok baskı olarak yankı bulduğuna şahit olacaksınız.

Hülâsa; her iki tarafın da olaylara kendi pencerelerinden baktığını anlamak zor değil. Jöntürkler, devrimcilerin her başarısı sonrası sıranın Abdülhamid'e geldiğini düşünerek heyecanlanmışlar. Çar Nikola ile Abdülhamid arasında paralellikler kurmuşlar. Neticede onlara göre her ikisi de bir ''otokrat''tır. İşin enteresan kısmı, 1905 Devriminin önderlerinden Lenin ve Troçki'nin de, Abdülhamid'i, ''Türklerin II. Nikolası'' olarak nitelendirmesi. Sultan Abdülhamid tarafında ise olayların yansımaları ''rejime karşı tereddüt oluşturabilecek her türlü yayını önlemek'' olarak ortaya çıkmış.

Netice-i kelâm; Kanlı Pazar'dan Potemkin İsyanı'na, Rus-Japon Savaşı'ndan 1905 Rus Devrimi'ne kadar çok kısa bir zamanda meydana gelen ve Rus tarihinde derin izler bırakan olayların Osmanlı Devleti'ne yansımalarını ''sağlam'' bir kurguyla kaleme almış yazar ve eserin ana fikirlerinden biri gibi görülen şu fikri ileri sürmüş: ''1905 Rus Devrimi'nin belki de en önemli etkisi, Jöntürk muhalefetine Abdülhamid rejimini devirebilecekleri yönünde moral ve motivasyon sağlamasıdır.''



Kitabınız sepetinize eklendi
Kapat