
Tarihte “irfan çağı” olarak anılan XIII. yüzyıl Anadolu’su Türkiye Selçuklularının zirve asrı olduğu gibi, düşünce ve kültür hayatında da yüksek bir seviyenin yaşandığı dönem olmuştu. Selçuklu Türkiye’si sunduğu pek çok imkândan dolayı birçok âlim ve mutasavvıf için bir cazibe merkezine dönüşmüş, dolayısıyla da ilmî sahada büyük bir canlılık yaşanmıştı. Kirmânî, Yunus Emre, İbn Arabî, Sadreddin Konevî gibi ilk akla gelenlerle birlikte devrin önde gelen mütefekkirlerinin çoğunun yolu burada kesişmişti. Bütün bu canlılığa rağmen aynı zamanda XIII. yüzyıl büyük bir yıkım ve istila asrı olarak da tarihteki yerini almaktadır. Cengiz Han etrafında siyasi birliğini tamamlayan Moğollar, bu asırda bütün dünyayı derinden sarsan ama en çok da Müslüman beldeleri tahrip eden istilalarına başlamışlardı. Büyük bir askerî güce dönüşen Moğollar bir anda bütün Avrasya’ya saldırarak dünya tarihinin en büyük kara imparatorluğunun sahibi durumuna geldiler. İslam coğrafyasında büyük bir tahribata yol açan Moğol akınları neticesinde İslam uygarlığı hâlâ daha telafi edilemeyen yaralar almıştı. Bu kargaşa ve korku ortamının Müslüman âlim ve mütefekkirleri de derinden etkilediği bir gerçektir. Moğol istilasının en canlı şahidi ve muzdaribi olan Mevlânâ Celâleddîn Rumî yazıktır ki günümüzde bu istilanın bir parçası, istilacıların adamı şeklinde anılır olmuştur.
Bu çalışma ile Mevlânâ Celâleddîn Rumî’nin uzun zamandır çokça tartışılan Moğollar ile ilişkileri; tarihî olayların seyri, kendi etrafındakilerin genel hayat hikâyeleri, yaşanan sosyal ve siyasi olaylar bağlamında özellikle de bizzat Mevlânâ Celâleddin Rumî’nin kendi ifadeleri çerçevesinde değerlendirilmiştir.
- Açıklama
Tarihte “irfan çağı” olarak anılan XIII. yüzyıl Anadolu’su Türkiye Selçuklularının zirve asrı olduğu gibi, düşünce ve kültür hayatında da yüksek bir seviyenin yaşandığı dönem olmuştu. Selçuklu Türkiye’si sunduğu pek çok imkândan dolayı birçok âlim ve mutasavvıf için bir cazibe merkezine dönüşmüş, dolayısıyla da ilmî sahada büyük bir canlılık yaşanmıştı. Kirmânî, Yunus Emre, İbn Arabî, Sadreddin Konevî gibi ilk akla gelenlerle birlikte devrin önde gelen mütefekkirlerinin çoğunun yolu burada kesişmişti. Bütün bu canlılığa rağmen aynı zamanda XIII. yüzyıl büyük bir yıkım ve istila asrı olarak da tarihteki yerini almaktadır. Cengiz Han etrafında siyasi birliğini tamamlayan Moğollar, bu asırda bütün dünyayı derinden sarsan ama en çok da Müslüman beldeleri tahrip eden istilalarına başlamışlardı. Büyük bir askerî güce dönüşen Moğollar bir anda bütün Avrasya’ya saldırarak dünya tarihinin en büyük kara imparatorluğunun sahibi durumuna geldiler. İslam coğrafyasında büyük bir tahribata yol açan Moğol akınları neticesinde İslam uygarlığı hâlâ daha telafi edilemeyen yaralar almıştı. Bu kargaşa ve korku ortamının Müslüman âlim ve mütefekkirleri de derinden etkilediği bir gerçektir. Moğol istilasının en canlı şahidi ve muzdaribi olan Mevlânâ Celâleddîn Rumî yazıktır ki günümüzde bu istilanın bir parçası, istilacıların adamı şeklinde anılır olmuştur.
Bu çalışma ile Mevlânâ Celâleddîn Rumî’nin uzun zamandır çokça tartışılan Moğollar ile ilişkileri; tarihî olayların seyri, kendi etrafındakilerin genel hayat hikâyeleri, yaşanan sosyal ve siyasi olaylar bağlamında özellikle de bizzat Mevlânâ Celâleddin Rumî’nin kendi ifadeleri çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Stok Kodu:9786254088360Boyut:13,5 cm x 21 cmSayfa Sayısı:236Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:Eylül 2025Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:60 Gr. Enso CreamyDili:Türkçe
- Yazarın Diğer Kitapları
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- İlgili Kitaplar